Hz. Muhammed (s.a.s) için Hac dönemleri çok önemli idi. Çünkü civar illerden ve ülkelerden Hac için insanlar Mekke’ye geliyorlardı. Bu gelen insanlarla görüşerek kendilerini hak dine davet ediyor. Daha çok insana ulaşabilmenin çarelerini arıyordu.
Nübüvvetin on birinci senesinde Medine’den Mekke’ye Hac için gelen altı kişi ile görüştü. Bunlar Müslüman oldular ve Medine’ye döndüler. Medine’de Allah Resulünden aldıkları yeni dinin bilgilerini arkadaşlarına anlattılar. Ertesi sene gene Hac Zamanından 12 kişi daha geldiler. Hz. Muhammed (s.a.s) ile görüşerek Müslüman oldular. “Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacağız, hırsızlık yapmayacağız, masum insanları ve çocukları öldürmeyeceğiz, Allah’ın Resulüne her işte itaat edeceğiz” diye yemin ettiler. Bu olay Birinci Akabe Bey’atı olarak bilinmektedir.
Bir yıl sonra Medine’den bu kez ikisi kadın 75 kişilik Müslüman kafilesi olarak geldiler. Peygamberimiz ve sahabelerinin Mekke’de çektikleri eziyetleri ve Mekke’den ayrılmak kararında olduklarını öğrenince hepsini Medine’ye davet ettiler. Dediler ki:
-Ey Allah’ın Resulü, her şartta, varlıkta ve yoklukta, sevinç ve tasada hepimiz sana itaat edeceğiz. Kimseye fenalık yapmayacağız. Hiçbir kınamadan korkmaksızın, Allah yolunda ve Allah için daima Hakkı söyleyeceğiz. Diyerek yemin ettiler. Bu da İkinci Akabe Bey’atıdır.
Medine’ye Hicret
Bütün baskı, zulüm, yoksun bırakmalara rağmen Mekke’de İslami uyanışı önleyemediklerini ören Mekkeli azılı müşriklerin liderleri işi temelli halletmeye karar verdiler. Mekke’de yaşayan bütün kabilelerden suikastçıların katılması ile oluşturulacak kalabalık bir grup ile gece Peygamberin evine baskın verip onun mübarek vücudunu ortadan kaldırmaya karar verdiler.
Hz. Muhammed (s.a.s) Cebrail vasıtasıyla düşmanların planlarından haberdar oldu. Hemen o gece Mekke’den ayrılması için emir geldi. “İnkâr edenler, seni tutup bağlamaları, öldürmeleri yâda yurtlarından çıkarmaları için sana düzen kuruyorlardı. Onlar düzen kurarken Allah’ta düzenlerini bozuyordu. Allah düzen yapanların en iyisidir. ( Enfal 30)
Hz. Muhammed (s.a.s) Hz. Ali ile görüşerek; Bu gece onun kendi yatağında uyumasını sabah olunca da kendisine emanet edilen malları ve değerli eşyaları sahiplerine teslim etmesini söyleyerek liste verdi. Emanetleri sahiplerine teslim ettikten sonra Medine’ye gelmesini söyledi. Burada çok ilginç bir ayrıntı dikkat çeker. Şöyle ki: Kendisine her türlü hakareti eden Mekkeli müşriklerin de emanetleri Peygamberimizde bulunuyordu. Hem düşmanlık ediyorlar ama Mekke’de en çok ona güveniyorlardı. O (s.a.s) El Emin idi. Akıllar baştan uçunca neler oluyor şaşılacak haller.
Peygamberimiz etrafı düşmanları tarafından çevrili olan evinden kimseye görünmeden çıktı. Rabbimiz şöyle buyurdu: “Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelerine kadar dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar. (Ayrıca) önlerinden ve arkalarından birer set çektik de onları sardık; artık göremezler!” (Yâ-sîn, 8-9)
Müslümanlar birer ikişer gizli gizli Mekke’den Medine’ye hicret etmeye başladıkları zaman, Hz. Ebu Bekir Peygamberimize gelerek Hicret etmek için izin istemişti. Peygamberimiz ona beklemesini söylemişti. Hicret emri gelince Sadık Dostuna haber gönderdi yolculuğa hazır olması için. Hz. Ebu Bekir hazırlıkları tamamlamış Kutlu Yolculuk için Yol Arkadaşını bekliyordu. Buluştular önce Medine’nin tam aksi istikamette yola çıktılar.
Düşmanları O’nu (s.a.s) yatağında bulamayınca şaşkın bir şekilde her yerde aramaya başladılar. Bu esnada Peygamberimiz ve Hz. Ebu Bekir Mekke’ye 10 km uzaklıkta Sevr Dağındaki Sevr Mağarasında üç gün üç gece gizlendiler.
Rabbimiz Kuranı Kerimde olaya şöyle işaret ediyor: “Eğer siz ona (Peygamber’e) yardım etmezseniz, İyi bilin ki O’na bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, “Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber” diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe 40)
Hicrette Takip Edilen Yol
Rehberleri Abdullah Bin Ureykıt, Peygamberimiz ve Ebu Bekir’i Sevr’den ayrılınca. Kervanların pek kullanmadığı yolları tercih ederek Rebiülevvel’in 12’si Pazartesi günü akşamı Kuba’ya vardılar. (622)
Hz. Peygamber, Küba’da on dört gün kalmış ve bir mescit yaparak orada namaz kıldırmıştı. Medine'ye yerleştikten sonra da cumartesi günleri Kuba Mescidini ziyaret eder ve burada namaz kıldırırdı.
Daha sonra Allah Resulünün Medine’ye Hicret yılı İslami Takvimin başlangıç yılı kabul edildi. Bu takvim Hicri Muharrem ayının (kameri ay) birinci günü başlar. (15 Temmuz 622)
Hz. Muhammed (s.a.s)’in Medine’ye girişini bir sonraki yazımızda okuyacağız inşaAllah….