Bir önceki yazımızda Bedir Gazasını okumuş idik. Bediz Gazası İslam ve Küfür üzerine çok fazla etkileri olan bir Gaza ve zafer olmuştur. Şöyle ki:
Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki; Bedir Zaferinin Müslümanlar açısından manevi etkisi oldukça fazladır. Müslüman oldukları günden itibaren müşrikler tarafından zulme maruz kalan, genel olarak yoksullardan ve toplumdaki zayıf görülen kişilerden ve kölelerden oluşan dolayısı ile ötekileştirilmiş ve sürekli ezilmiş özgüvenden yoksun olan Müslümanlar bu zaferle kendilerine olan güvenlerini ve Allah’ın desteğini bizzat yaşayıp, görerek büyük bir güven hissine kavuşmuşlardır.
Zafer ile Allah Resulü Hz. Muhammed'in (s.a.s)’in nüfuzu oldukça artmıştır. Müslüman olmak isteyenlerin sayısında artış olmuştur. Kalplerinde İslam’a karşı muhabbet besleyip Müslüman olamayanlar için itici bir teşvik unsuru olmuş ve kısa sürede toplu olarak İslam ile şereflenenlerin sayıları artmıştır.
Özellikle Medine’de yaşayan ve putperest olanlar, Bedir Zaferi ile birlikte İslam'ı kabul etmeye başlamıştır.
Bedir Savaşı'nda yenilen Mekkelilerin özellikle Araplar arasında çok fazla itibar gören Kureyş’in kibirli müşriklerinin Arabistan'daki itibarları sarsılmıştır.
Medine'de bulunan Yahudiler, Kureyşliler’e yardım ettiklerinden dolayı, Müslümanlar ile aralarındaki anlaşma bozulmuştur. Bu yüzden Yahudi kabileleri Beni Nadir ve Beni Kaynuka, Müslümanlar tarafından kuşatılmış ve Medine’den göç etmeye zorlanmıştır.
Zamanın en önemli Ticaret Yollarından olan Şam Ticaret Yollarının ve Bedir Kuyularının idaresi Müslümanların eline geçmiştir. Kureyşli Müşrikler için zor zamanların başladığı anlamına gelen bu gelişmeler kabul edilebilecek bir durum değildi.
En önemli olan hususlardan biri de Savaş Hukuku, ganimetlerin taksimi, esirlere muamele gibi konularda Müslümanların nasıl davranması gerektiği bizzat yaşanarak görülmüş. Hz. Muhammed'in (s.a.s) esirler ve elde edilen ganimet hakkındaki kararları, İslam savaş hukukunun temellerini oluşturmuştur.
Savaş sonucu esir alınanlara uygulanacak karar konusunda Resûlullah sahabeyle istişare etmiş, öldürme ve fidye karşılığı serbest bırakılma fikirleri sahabe arasında müzakere edilmiş, Hz. Peygamber (s.a.s.) fidye karşılığı serbest bırakmayı uygun görmüştür.
Esirlerin fidye karşılığı serbest bırakılmasına karar verilince, maddi imkânları göz önüne bulundurularak fidye bedelleri belirlenmiştir. Buna göre, 1000 ile 4000 dirhem arasında değişen farklı fidye bedelleri tespit edilmiştir. İmkânı olmayanlara Resûlullah iyilikle muamele etmiş, fidye yerine alternatif çözümler sunulmuştur.
Fidye ödeme imkânı olmayıp okuma yazma bilenler, Ensar çocuklarına okuma yazma öğretmeleri mukabilinde serbest bırakılmışlardır. Bu takdirde de kurtulma imkânı yoksa karşılıksız serbest bırakılmıştır.
İslâm’ın azılı düşmanlarından olan iki kişi ise bu uygulamalardan istisna tutulmuş, Mekke devrinde Müslümanlara yaptıkları eziyetler göz önünde bulundurulduğunda, haklarında ölüm cezası verilmesine hükmedilmiştir.
Son olarak Kureyşliler, savaş sonrası intikam alma duygularından dolayı yeni planlar yapmaya başlamışlardır.
Bir sonraki yazımızda Müslümanların Büyük İmtihanı Uhud Gazası ile okumaya devam edeceğiz…
Kaynaklar:
1-Encyckkopaedia of Seerah (Siret ansiklopedisi)
2-Dergi Park Bedir Esirlerinin Serbest Bırakılması ve Bedir Savaşı Sonrası İslam’a Karşı Tutumları
(The Release of the Captives of Badr and Their Attitude Towards Islam After the Badr Ghazwa) Ali Dadan ve Raziye Gül Güzeş
3-Hz. Muhammedin Hayatı (https://www.hzmuhammedinhayati.gen.tr/)