Huneyn, Mekke ile Taif arasında bir vadidir. Savaş, Mekke’nin fethinden hemen sonra, Hicri 8. yılın Şevval ayında (Miladi 630) yapılmıştır.
Mekke’nin fethedilmesinden sonra, çevredeki kabileler Müslümanların çok güçlendiğini gördüler. Hevazin kabilesi, “Şimdi sıra bize gelecek” endişesine kapılarak önleyici saldırı yapmayı planladı. Hevazin ve Sakif kabileleri pek çok müttefik ile bir araya gelerek Mekke üzerine yürüdüler. Mekke ile Taif arasında bulunan Huneyn vadisinde konakladılar. Hz. Peygamber (s.a.v.) de bu hazırlığı öğrenince, ordusunu toplayarak yaklaşık 12 000 kişilik bir ordu ile Huneyn Vadisi’ne doğru hareket etti. Huneyn inişli çıkışlı, dar ve geçit ve gizli yolları bulunan bir vadidir. Düşman saflarında bulunan özellikle Hevazinliler okçulukta oldukça usta idiler. Dar vadinin kenarlarına uygun yerlere mevzilenmişlerdi.
Müslümanlar vadiye girdikleri vakit, düşman kuvvetleri okçuları ile saldırıya geçtiler. Beklenmedik bu saldırı İslam Ordusunun düzenini bozdu. Ve çok sayıda asker paniğe kapılarak geriye dönerek kaçmaya kalkıştı. Hadiseye Kuran-ı Kerimde şöyle değinilir. “Andolsun, Allah birçok yerde ve Huneyn savaşı gününde size yardım etmiştir. Hani, çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat (bu çokluk) size hiçbir yarar sağlamamış, yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Nihayet (bozularak) gerisingeriye dönüp kaçmıştınız.”(Tevbe 25)
Müslümanlardaki tüm bu panik ve kargaşaya rağmen Allah Resulü (s.a.s)sükûnetini koruyarak ordusuna seslendi “Hz. Peygamber (s.a.v.), atının üzerinde dimdik durdu ve şöyle seslendi: “Ben Peygamberim, bunda yalan yok! Ben Abdülmuttalib’in torunuyum!” Peygamberimizin sözlerini ve sesini duyan Müslümanlar kendini toparladılar, yeniden gayrete gelerek savaş meydanına döndüler. Cihad ve cenk ruhu yeniden sinelerini sardı. Saldırıya geçtiler. Düşman bu güç karşısında tutunamadı, bozuldu Allah’ın yardımı ile dağıldı. Kuran-Kerim aynı sürede konuyu anlatır. “Sonra Allah, Resulü ile mü’minler üzerine kendi katından güven duygusu ve huzur indirdi. Bir de sizin göremediğiniz ordular indirdi ve inkâr edenlere azap verdi. İşte bu, inkârcıların cezasıdır.”(Tevbe 26)
Huneyn Savaşında Müslümanlar ilk defa düşmandan daha kalabalık bir ordu ile cenk meydanına çıkmıştı. Bu üstünlük duygusu ile gururlanmışlar ve anlık dahi olsa Allah’ın yardımına olan istinatları gevşemişti. Bu sebeple savaştaki ilk andaki bozgun hali Müslümanlar için ders oldu. Zaferin de, mağlubiyetin de Allah’ta n geldiği ve cenk meydanına Allah rızası için çıkılması gerektiği unutulmayacaktı.
Savaşın sonunda büyük bir zafer elde edildi ama Müslümanların gururlanmaması gerektiği anlaşıldı. Çünkü savaşın başında sayıca üstünlüklerine güvenmişlerdi. Allah onları şöyle ikaz etti. “Huneyn günü çokluğunuz sizi gururlandırmıştı, fakat size hiçbir fayda sağlamadı...” (Tevbe 25-27) Düşman Kabilelerden alınan esirler ve ganimetler daha sonra Cîrâne adlı yerde toplandı. Hz. Peygamber (s.a.v.), esirlerin çoğunu serbest bıraktı ve Hevazin kabilesi İslam’a girdi.
Huneyn savaşı sonuçları açısından çok önemlidir. Şöyle ki: Müslümanlar, artık Arap Yarımadası’ndaki en güçlü siyasi ve askerî güç haline gelmişti. Zaferin ardından birçok kabile İslam’ı kabul etti. Allah Resulünün (s.a.s) önderliğinde İslam Arabistan yarımadasına yayılmaya ve insanlığı kuşatmaya hızla devam ediyordu. (Devam edeceğiz biiznillah)









