En çok O (S.A.S) yazılmalı en çok O (S.A.S) okunmalı ve en çok O (S.A.S) anlaşılmalı. Çünkü O (S.A.S) insanlığa rahmet olarak gönderildi.
Değerli okuyucularım Mübarek Ramazan ayı, uhreviyatımızın ve maneviyatımızın en yüksek olduğu aydır. Bu vesile ile hem Dinimiz İslam’ı, hem Peygamberimiz (S.A.S)’ı daha çok anlamaya gayret gösteriyoruz. Mevzu Allah’ın rızasını kazanmak olunca aklımıza Allah’ın rızasını nasıl kazanırım sorusu gelir. Rabbimiz Kerim Kitabında bu sorunun cevaplarını bizlere vermiş ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.S) aracılığı ile uygulama usullerini göstermiştir. Bu durumda incelememiz ve takip etmemiz gereken en güzel örnek Peygamberimiz olmalı ve O’ (S.A.S) ınhayatı ile kendi hayatımıza yön vermeliyiz. Bunun yolu ise O (S.A.S)’ı tanımaktan geçer.
O Halde başlayalım. (Bu yazılarımda kendi fikirlerimden ziyade Peygamberimizi anlatan kaynaklardan faydalanacağım ve kendime de yeniden bir Hz. Muhammed (S.A.S) penceresi açacağım için oldukça heyecanlı olduğumu paylaşmak isterim.)
Mekke’deki Hayat
Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.S) Rabbimiz Allah’ın daha önceki peygamberlerinin getirdiği şeriatların tamamen ortadan kaybolduğu, insanlığın cehalet karanlığında körü körüne yolunu aradığı bir zamanda Arabistan’da doğdu. Araplar ataları Hz. İbrahim(a.s) ve Hz. İsmail (a.s)’ın getirdiği dini unutmuş ve Onların inşa ettiği Allah’ın evi Kâbe’yi elleri ile yaptıkları putlarla doldurmuş ve bu put ve taşlara tapmaya başlamışlardı. Hz. Musa (a.s) ve Hz. İsa (a.s)’ın takipçileri olduklarını söyleyenler ise fiilen Onların getirdikleri dinlerini kaybetmişlerdi. İlahi öğretileri değiştirip, tahrif etmiş ve diğer fikirlerle karıştırmışlardı. Kendilerine Yahudi diyenler de Hristiyan diyenler de tevhit esası manasını kaybetmişti. Bütün dinler putperestliğin ve paganizmin etkisi altında şirk karanlığı içinde idiler.
Allah’ın son peygamberi Hz. Muhammed (S.A.S) tüm dünyanın Allah’ın mesajlarını unuttuğu ve şirkin içinde kaybolduğu bir zamanda dünyaya geldi.
Doğum
Hz. Muhammed (S.A.S) miladi 570. Yılın Rebiülevvel ayının 12’sinde Pazartesi günü Mekke Şehrinde Kureyş kabilesinin Beni Haşim soyundan dünyaya geldi. Babası Abdullah doğumdan önce vefat etti. (Bu konuda tam tarih vermek doğru olmamakla birlikte 3-6 ay önce demek isabetli olacak kanaatindeyim) Annesi Amine’nin daha karnında iken yetim kalan Peygamberimizin dünyaya teşrifleri esnasında Dünya üzerinde olağan üstü olayların meydana geldiği anlatılmaktadır. Bir iki örnek vermek gerekirse:
Kufe ile Şam arasında bulunan Semave Vadisini su basmıştır. Kisra’nın sarayında bulunan 14 sütun devrilmiştir. Ateşe tapan İranlıların tapınaklarında bin yıldan beri hiç sönmeden yanan ateşleri sönmüştür. O Gece Kâbe’de bulunan putların birçoğu baş aşağı devrilmiştir.
Çocukluğu
Hz. Muhammed (S.A.S) Mekke’nin havası çocuklara iyi gelmediği için adet olduğu üzere bir sütanneye verildi. Sütannesi Halime ve ailesi ile birlikte Mekke’ye yakın olan Hudeybiye civarında Badiye’de yaşamaya başladı. 5 yaşına kadar burada yaşadı. 6 yaşında iken Annesi ile birlikte Medine’deki akrabalarını ziyarete geldi dönüş yolunda Annesi Âmine vefat etti. Hz. Muhammed (S.A.S) Mekke’ye Ümmü Eymen isimli köle ile döndü.
Annesinin vefatından sonra Dedesi Abdulmuttalip tarafından koruma altına alındı. Hz. Muhammed (S.A.S) 8 yaşında iken bu kez dedesi Abdulmuttalip vefat etti. Bu kez velayetini Amcası Ebu Talip üstlendi. Amcasının evinde serpilmeye başlayan Hz. Muhammed (S.A.S) koyun gütmeye çobanlık yaparak geçimini sağlamaya başladı.
O (S.A.S) sahabelerine
- “Allah hiçbir peygamber göndermemiştir ki çobanlık yapmasın.” Dediği zaman. Sahabeler dediler ki:
-Sen de çobanlık yaptın mı Ya ResulAllah? Diye sordular.
-Evet, ben de birkaç kırat karşılığında Mekke Halkının koyunlarını güttüm” diye cevap verdi.
O vakitlerde çobanlık özellikle koyun çobanlığı Arabistan’daki çocukların yaptığı iş idi. Hz. Muhammed (S.A.S) diğer çocuklar gibi yaramaz, oyuna düşkün bir çocuk değildi. Oldukça sakin, dürüst ve titizdi. Hiçbir zaman hileli ve yararsız oyunlar oynamaz, bu tür oyunlar oynayan çocukların yanından uzaklaşırdı. Daima diğer insanlara özellikle mazlum olan yetimlere, zayıflara, yaşlılara, fakirlere yardım ederdi bunu büyük bir istekle yapardı. Bu sebeple insanlara arasında sevgisi gittikçe artıyordu.
Amcası Ebu Talip ona karşı çok müşfik ve nazikti. Kendi çocuklarından ayırt etmeden yetiştiriyordu. On iki yaşlarında iken Amcası O’nu Suriye’ye götüreceği kervanla birlikte yanına aldı. Bu seyahat sırasında Şam yakınlarında Busra’da Hristiyan Rahip Bahira tarafından misafir edildiler. Bahira Ebu Talip’e Bu çocuğa çok iyi bak. Yeğenin peygamber olacak. Eğer Şam’a gidersen ve benim gördüğüm işaretleri Yahudiler de görürse çocuğa zarar verebilirler diyerek ülkesine geri dönmesinin daha doğru olacağını söyledi.
Döndüler….
Devam edeceğiz…