Bedir Gazasından bir yıl sonra Mekkeli müşrikler Medine’ye saldırmak için tamamı silahlı 3000 kişi topladılar. Amaçları Bedir mağlubiyetinin intikamın almaktı.
Hz. Muhammed (s.a.s) Mekkeli Müşriklerin savaş için hazırlandıklarının haberini alınca istişare etmek için Muhacirlerle Ensâr'ı çağırdı. Allah Resulü bir konu hakkında vahiy ile bilgilendirilmediği zaman işlerini meşveretle yapardı. Sahabeler ile istişare edilecek konu iki madde idi.
1-Medine içinde kalarak müdafaa tertibatı almak mı doğrudur?
2- Medine dışına çıkılarak düşmanı karşılamak mı?
Peygamberimiz Medine’nin içinde tedbirler alarak müdafaa savunması yapılmasının uygun olacağını söylerken, Bedir Gazasına katılamayanlar, gençler ve çoğunluk ise şehir dışına çıkıp savaşmak istediklerini söylüyorlardı. Bu toplantıya katılan münafıkların reisi Abdullah bin Ubey’de, Medine'de müdafaa savaşı yapılması yönünde ısrarlı fikirler ileri sürmüştü. Gerçekten de Medine'nin her tarafı binalarla kuşatılmış ve geçitlerle kapatılmış olduğundan kolaylıkla düşmanı savabilirlerdi.
Hz. Muhammed (s.a.s) bir gece önce rüyasında; yanında birçok sığırın boğazlandığını, kılıcında bir gedik açıldığını ve mübarek elini sağlam bir zırhın içine soktuğunu görmüştü. Rüyayı kendileri tabir etmişlerdi. Kılıçta açılan gedik, bir zarara uğrayacağına; sığırın boğazlanmasını, ashabından bazılarının şehit düşmelerine; ellerini soktukları zırh ise Medine idi. Bu sebeple şehir dışına çıkılmayarak Medine'de savunma yapılmasını uygun görmüştü. Hazret-i Ebu Bekir (r.a)- ve Sa'd bin Muâz (r.a) gibi sahabeler de aynı fikirde idiler.
Bedir savaşına katılmayan ve hususiyetle bu savaşta bulunanlar hakkında nazil olan ayetlerin etkisi altında kalan gençler yerlerinde duramıyorlar. Kendileri de Allah’ın methiyesine mazhar olmak istiyorlar bu sebeple de düşmanın dışarıda karşılanmasından ısrar ediyorlardı.
Diyolardı ki:
-Yâ Resûlullah! Sen bizi düşmanlarımıza karşı çıkar. Bizim kendilerinden korkup sinmediğimizi anlasınlar."
-Eğer onları dışarıda karşılamazsak, düşman bizi zayıf zanneder, cesaretlenir.
-Biz Allah'tan bugünü istiyorduk. Savaşı kazanırsak ne âlâ! Ölürsek, bu uğurda şehit olmayı tercih ederiz.
Hazret-i Hamza da (r.a) meydan savaşına taraftardı.
-Yâ Resûlullah! Sana kitabı indiren Allah'a andolsun ki, kılıcımla Medine dışında Kureyşliler’le arpışmadıkça bir şey yemeyeceğim." diyordu.
Çoğunluk şehir dışına çıkma taraftarı olunca, Hz. Muhammed (s.a.s) Medine'den çıkmaya karar verdi. Günlerden Cuma idi. Mescitte Cuma namazı kılındı. Cuma'dan sonra Müslümanlara öğütlerde bulundu. Cihadı, cihat için nasıl hazırlanacağını anlattı. Zaferin şartının ilk işaretini verdi.
-Eğer sabrederseniz bu sefer de Allah size yardım eder." buyurdu.
Aynı gün cemaate ikindi namazını da kıldırdı. Müslümanların hazırlandığını görünce şahsen hazırlanmak üzere evine geçti. Hazret-i Ebu Bekir (r.a) ile Hazret-i Ömer (r.a) de birlikte giderek zırhını giymesine, kılıcını kuşanmasına yardım ettiler.
Bu arada Ensâr'dan Sa'd bin Muâz (r.a) geldi. Orada bulunanlara
-Medine'den çıkmak istemediği halde, siz Resûlullah’a ısrar ettiniz durdunuz. Hâlbuki ona emir semadan iner. Siz bu işi ona bırakmalı idiniz. dedi.
Düşmanı Medine dışında karşılamak fikrinde olanlar, Hz. Muhammed (s.a.s)’in arzusuna aykırı davranmakla hata ettiklerini anladılar. Onu sıkıntıya düşürmüş olmaktan endişelendiler ve yaptıklarına pişman oldular.
Hz. Muhammed (s.a.s) üst üste iki zırh giymiş, kılıcını kuşanmış başına miğferini geçirmiş olarak hane-i saadetten çıktığını görünce:
-Yâ Resûlullah! Biz sana muhalefet ettik. Sen nasıl murad edersen öyle yap!" dediler.
Peygamberimiz tebessüm ederek:
-Bir peygamber, zırhını giydikten sonra, Allah onunla düşmanı hakkında hükmünü vermedikten sonra onu çıkarmaz. Buyurdu.
Kaynaklar:
1-Encyckkopaedia of Seerah (Siret ansiklopedisi)
2-Hakikat Dergisi (www.hakikat.com)