Hz. Muhammed (s.a.s)’in Medine’ye gelince yaptığı ilk önemli iş, Müslümanların toplu olarak ibadet edebilecekleri, dini, sosyal ve diğer faaliyetlerin yürütüleceği bir mescid inşa etmek olmuştur. Mescidin için Medine’ye ilk girişte devenin çöktüğü iki yetime ait olan arsa yetimlerden alındı. Her ne kadar kardeşler ücret almadan bağışlamak isteseler de Peygamberimiz parasının ödenerek alınmasını buyurdu.
Peygamberimiz Mescidin tamamlanması için ashabı ile birlikte çok çalışmıştır. Mescidi Nebevi olarak bilinen bu camiye Kuran’da şöyle temas edilmiştir.” …. Ta ilk günden beri takva üzere kurulan mescid elbette içinde namaza durmana daha uygundur. Orada arınmak isteyen insanlar vardır. Allah da arınmak isteyenleri sever. (Tevbe 108)
Kardeşlik. (Tarihin Bir Daha Asla Yazmadığı Olağanüstü Bir Tablo)
Hz. Muhammed (s.a.s)’in Medine’de yaptığı bir diğer önemli iş, Mekke’den hicret eden Muhacirler ile Medineli Ensar (Yardımcılar) arasında kardeşlik tesis etmek olmuştur. Böylece hem yurdundan çıkarılan insanların iltica problemi kısmen çözümlenmiş hem de Müslümanlar arasındaki kardeşlik bağları kuvvetlenmiş oldu. Tesis edilen İslam kardeşliğine göre Ensar tüm mülkünü her şeyini Mekke’de bırakarak muhtaç duruma düşen Muhacirler ile paylaşacaktı. Kur’an-ı Kerim bu olaya Enfal süresinde işaret eder: “Onlar ki inandılar hicret ettiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla savaştılar ve onlar ki (yurtlarına hicret edenleri) barındırdılar ve yardım ettiler. İşte onlar birbirlerinin velisidirler (yardımcısı, koruyucusu) (Enfal 72)
Ensar ve Muhacirler bu şekilde kardeşlik bağı ile bütünleştiler. Hatta Medine’nin Evs ve Hazreç Kabileleri arasındaki çok uzun zamandan beri sürüp gelen husumet dahi unutuldu. Kur’an-Kerimde bu durum şöyle anlatılmaktadır: “… Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz. Allah kalplerinizi birleştirdi. Allah’ın nimeti ile kardeşler haline geldiniz.” (Ali İmran 103)
Yahudilerle Antlaşma (Medine Sözleşmesi)
Medine’de ilk yerleşim hakkında kesin bilgi yoktur. Tarih sahnesine çıkışından itibaren Medine’ye yerleşen üç topluluktan (Amâlika, Yahudiler ve Evs-Hazreç) bahsedilir. Genellikle kabul edilen rivayete göre Yesrib’e ilk olarak Amâlika kavminden Amelâk b. Erfahşed b. Sâm b. Nûh veya aynı kabileden Yesrib adlı bir kişi ve beraberindekiler yerleşmiştir. Yahudilerin Medine’ye gelişini Hz. Mûsâ dönemine kadar götürenler olduğu gibi Suriye’nin Yunanlılar veya Filistin’in Romalılar tarafından işgaliyle bağlantılı görenler de vardır. Bir başka görüş de Bâbil Kralı Buhtunnasr’ın Kudüs’ü işgal edip Süleyman Mâbedi’ni yıkmasından sonra (m.ö. 586) buradan çıkarılan Yahudilerin Yesrib’e gelip yerleştikleridir.
Yahudilerin Yesrib’e gelişinde sadece zikredilen zorunluluk rol oynamamış, kutsal kitaplarında geleceği bildirilen peygamberin buraya hicret edeceğinin kaydedilmesi de etkili olmuştur. Yesrib’e yerleşen İsrâiloğulları, burada kaleye benzeyen konaklar inşa etmişler, tarım ve çeşitli sanatlarla uğraşıp kısa sürede güçlenmişler, diğer unsurlara göre daha çabuk çoğalmışlar, Amâlika ve Cürhümlüler’i Yesrib ’den çıkarıp şehre hâkim duruma gelmişlerdir.
Yesrib’in yerleşim birimi olarak gelişmesinde Yahudi kabileleri Benî Kurayza, Benî Kaynukā‘ ve Benî Nadîr’in önemli rol oynadıkları rivayet edilmektedir.
Anavatanları Yemen olan Evs ve Hazreç kabileleri Arim selinden sonra muhtemelen V. yüzyılda Yesrib ve civarına yerleştiler. Yahudilere tâbi olarak yaşamaya başlayan bu kabileler siyasal ve ekonomik baskılara, hatta bazen onur kırıcı çirkin davranışlara maruz kaldılar. Sayıca daha az olan Evs Kabilesi Kurayza ve Nadîroğulları ile Hazreç Kabilesi de Benî Kaynukā‘ ile ittifak kurdular. Bu iki ittifak yıllarca süren savaşlar ile birbirlerine hasım idiler. İşte Hz. Muhammed (s.a.s) bu hasımlığı da ortadan kaldırmış oldu.
Hz. Muhammed(s.a.s) Müslümanların Medine’deki durumunu sağlamlaştırmak için Komşu olduğu Yahudi kabileleri ile Medine Sözleşmesini imzaladı. Bu anlaşma üç ana hedefi gerçekleştirmiş oldu.
1-Hürriyet Beyannamesi: Medine sözleşmesi hürriyet beyannamesi olarak insanlık tarihinde bir dönüm noktasıdır. Anlaşmaya göre hem Müslümanların hem Yahudilerin düşünce ve ibadet özgürlükleri garanti altına alınıyordu. Aynı zamanda can ve mülk güvenliği temin ediliyordu. Rengi inancı ne olursa olsun bütün insanlar için barış ve özgürlük sağlanmakta ve her türlü suç gayri meşru ilan edilmekte idi.
2-Ortak Savunma: Antlaşma ile Müslümanlar ve Yahudiler arasında birbirine saygılı ilişkilerin kurulması için teşebbüs olmuştur. Aynı zamanda iki halkın bir arada barış içinde yaşayarak, şehrin tüm saldırganlardan korunması amaçlanmıştır.
3-Hz. Muhammed (s.a.s)’in Liderliği: Antlaşma ile Hz. Muhammed(s.a.s) her meselenin uygulanmasında fiilen Medine Devletinin Başkanı olmuştur. Her işin denetimi onun himayesinde yapılacaktır. İhtilaflarda ve diğer meselelerde Allah ve O’nun Resulüne müracaat edilecektir.
Medine Sözleşmesi insanlık tarihinin ilk yazılı anayasasıdır. Bununla tüm Medine Devleti vatandaşlarının özgürlükleri korum altına alınmıştır.
Kaynaklar:
1-Encyckkopaedia of Seerah (Siret ansiklopedisi)
2-İslam Ansiklopedisi (TDK)