Yaşı ilerledikçe Hz. Muhammed (s.a.s)’ın iyi ve doğru hasletleri arkadaşları içinde, Mekke ve çevresinde yaşayanlar arasında meşhur oldu. Olgunluk kazandıkça dürüst ve faziletli bir insan olarak tanındı. Mekke Halkı ona çokça saygı duymakta, “Emin” (güvenilir) ve “sadık” (doğru) namları ile çağırılmakta ve insanlar kıymetli varlıklarını ona emanet bırakmaktadırlar.
Ona inanmayan kişiler dahi kıymetli varlıklarını ona bırakmaktan çekinmezlerdi. Şöyle ki: “Hicret emri geldikten sonra, Mekke’de yerine Hz. Ali’yi bırakmış ve kendisinde emanet bulunan eşyaların listesini vererek. Bunları sahiplerine teslim ettikten sonra kendisinin de Hicret ederek Medine’ye gelmesini istemiştir. Bu listede Mekke’de kendisine husumet besleyenlerin isimlerinin olduğu da bilinmektedir. Etrafında ona hayran insanların sayıları çoğalarken O (s.a.s) kendisini kuşatan toplumdaki çöküşü hissetmekte ve sık sık şimdi Cebel-i Nur olarak bilinen Hira Dağına gitmekte idi. Hz. Muhammed (s.a.s) orada tefekkür eder ruhunu sakinleştirirdi.
Hz. Hatice ile Evliliği
Hz. Muhammed (s.a.s) 25 yaşına geldiğinde herkesçe dürüst, faziletli ve Allah’a saygılı bir tüccar olarak nam salmıştı. Mazlumlara yardımları ve ilgisi, sevgisi ile insanlar arasında sevilen sayılan bir delikanlı idi. Onunla irtibata geçen, ticaret yapan her insan kazançlı çıkıyor ve ondan çok etkileniyordu. Mekke’de Beni Esed Kabilesinden Hüveylid’in Kızı olan 40 yaşındaki Hz. Hatice Annemiz de kendisi ile ticaret kervanlar düzenlemiş ve O (s.a.s)’in yüksek ahlakından çok etkilenmişti. Hatice Annemiz iki kez evlenmiş bir dul idi. Önceki eşlerinden iki oğlu ve bir kızı vardı. Mekke’nin zenginlerinden sayılırdı.
Hz. Hatice Annemiz evlenme teklifini Nüfeyse Binti Münye vasıtası ile yaptı. Hz. Muhammed (s.a.s) amcası Ebu Talip’e de danışarak bu teklifi kabul etti. Gencecik evlatları gibi sevdiği yeğeninin dul bir kadın ile evlenecek olmasına gönlü pek razı olmayan Ebu Talip yeğeninin hevesli olması üzerine bu evliliğe razı oldu.
Bu evlilikleri 25-26 yıl, Hz. Hatice Annemizin 19 Nisan 620’de vefatına kadar sürdü. İki oğulları (Kasım ve Abdullah) ve 4 Kızları (Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma) dünyaya geldi. Burada kısaca Peygamberimizin evlatları hakkında bilgi verelim.
Kasım:
Rasûl-i Ekmemin ilk çocuğu Kasım idi. Bu sebepten künyesi: Ebül-Kasım (Kasımın babası) oldu. Hazreti Peygamber, Ebül-Kasım adiyle çağırılmasından hoşlanırdı. Ashap da kendisini bu isimle çağırırlardı. Kasım iki sene yaşadı. Mekke’de vefat etti. Rasûl-i Ekrem’in çocukları içinde ilk ölen Kasım oldu.
Zeyneb:
Peygamberimizin en büyük kızıydı. Kasım'dan sonra doğmuştu. Zeyneb doğduğu zaman, Rasûl-i Ekrem otuz yaşındaydı. Mekke'de doğmuş olan Zeyneb, Hicretin sekizinci senesi Medine'de vefat eyledi. Vefat ettiği zaman otuz yaşında idi.
Rukiye:
Rasûl-i Ekremin ikinci kızıydı. Doğduğu zaman Hazreti Peygamber Efendimiz, otuz üç yaşında bulunuyordu. Rukiye babasının peygamberliğinden önce, Ebû Leheb'in oğlu, Utbe ile nişanlanmıştı. Rasûl-i Ekrem, halkı İslam’a dâvete başlayınca Ebû Leheb, oğlunu çağırdı:
-Oğlum! Muhammed'in kızından ayrılmayacak olursan, ben senden ayrılırım." dedi. Utbe de babası Ebû Leheb'in teşvikiyle Hz. Rukiye’yi bıraktı. O zaman Hz. Rukiye, Hazreti Hz. Osman ile evlendi. Habeşistan’a göç eden ilk kafileye Hazreti Osman, zevcesi Hazreti Rukiye ile birlikte katılmışlardı. Rukiye, Bedir gazası günlerinde hastalanmıştı. Bedir gazası zaferini Harise oğlu Zeyd, Medine’ye ulaştırdığı gün, Hazreti Rukiye vefat etmişti. Rasûl-i Ekrem de, Bedir savaşı yüzünden, kızı Hz. Rukiye'nin cenazesinde bulunamamıştı.
4) Ümmü Gülsüm:
Hz. Ümmü Gülsüm İslâmiyet gelmeden önce Ebû Leheb’in ikinci oğlu Uteybe ile nişanlanmıştı. İslâmiyet gelince Ebû Leheb iman etmedi ve İslâmiyet'in çok azgın bir düşmanı oldu. Onun hakkında (Tebbet) süresi nazil olunca oğluna Ümmü Gülsüm’den ayrılmasını söyledi. O da babasını dinleyerek ayrıldı. Hazreti Rukiye'nin vefatından bir yıl sonra, Hicretin üçüncü yılı, Hazreti Osman'la evlendi. Hazreti Osman'la evlenen Ümmü Gülsüm, onunla altı yıl beraber yaşadı. Hicretin dokuzuncu senesi vefat etti. Hazreti Osman’a Rasûl-i Ekrem’in iki kızı: Rukiye ve Ümmü Gülsüm ile evlendiği için, "İki nur sahibi" manasına "Zinnûreyn" denmiştir.
5) Fâtıma:
Rasûl-i Ekrem (as)'in en küçük ve fakat en sevgili kızıydı. İlâhî vahiy ilk geldiği zaman, Mekke'de doğdu. Hicretin ikinci senesi Medine'de Hazreti Ali ile evlendi. Evlendikleri zaman Hazreti Fâtıma on beş, Hazreti Ali yirmi dört yaşındaydı. Rasûl-i Ekrem, kızı Fâtıma için, yatak çarşafı, iki değirmen, bir su tulumu hazırlamış, Hazreti Fâtıma, değirmenlerle su tulumunu, bütün ömrü boyunca kullanmıştı.
Hazreti Fâtıma, Hicretin on birinci senesi, babasından altı ay sonra vefat eyledi. Rasûl-i Ekrem Efendimizin irtihalinde kızı yirmi beş yaşındaydı.
Rasûl-i Ekrem, kızı Fâtıma'yı çok severdi. Hastalığı sırasında onu yanına çağırdı. Kulağına fısıldadı. O zaman Fâtıma ağladı; sonra yine fısıldadı. Bu sefer, Fâtıma'nın yüzü güldü. Hazreti Âişe sordu. Hazreti Fâtıma da:
-Önce, Rasûl-i Ekrem, hastalığı sonunda öleceğini söyledi, ağladım. Sonra, ailesi içinde kendisine ilk kavuşacak olanın ben olduğumu haber verdi. O zaman da sevindim." diye cevap vermişti.
Hz. Fâtıma'nın beş çocuğu dünyaya geldi: Hasan, Hüseyin, Muhsin, Ümmü Gülsüm, Zeynep. Muhsin, küçükken vefat etmişti.
6) Abdullah:
Hicret'ten önce, on birinci senesi Mekke'de doğdu, üç ay yaşadı. Küçükken öldü. "Tâhir ve Tayyeb" Abdullah'ın diğer isimleriydi.
7) İbrahim:
Rasûl-i Ekrem'in en küçük çocuğu ve en küçük oğluydu. Hicretin sekizinci senesi Medine'de doğdu. İbrahim, Mısırlı Hazreti Mâriye'den dünyaya gelmiş, Hazreti Âişe'nin rivayetine göre, on yedi veya on sekiz aylıkken vefat etmişti.
Devam edeceğiz inşaAllah…