Uluslararası ödül törenleri çoğu zaman yalnızca birer kutlama gibi sunulur. Parıltılı sahneler, duygusal konuşmalar, alkışlar… Oysa bu törenler, dünyanın yeni güç merkezlerinin kim olacağını belirleyen, bazı liderleri meşrulaştıran ve bazılarını görünmez kılan politik sahnelerdir. Kısacası, “itibar”ın dağıtıldığı yerlerdir ama aynı zamanda “meşruiyetin” yeniden yazıldığı platformlardır.
Bu bağlamda Nobel Barış Ödülü, küresel sistemin en etkili araçlarından biridir. Barış adına verilen bu ödül, çoğu zaman aslında bir jeopolitik mesaj taşır. Kimi zaman bir ittifakın ödüllendirilmesidir bu; kimi zaman bir liderin “meşru” ilan edilmesidir. Hatta bazen, “ortak düşman” tanımını yeniden üretmenin zarif bir yoludur.
Machado Örneği: Bir Liderin Parlatılışı
Bu yılın örneği, Venezuela muhalefet lideri Maria Corina Machado oldu. Machado’nun partisi Vente Venezuela, 2020’de İsrail’in Likud Partisi ile bir işbirliği anlaşması imzalamıştı. O gün Machado şöyle diyordu:
“Venezuela’nın mücadelesi İsrail’in mücadelesidir.”
“Özgürlüğün gerçek müttefiki İsrail’dir.”
Ve ekliyordu: Venezuela’nın büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacağız.
Bu sözler sadece iç politikaya dönük bir mesaj değildi; küresel sistemin hangi aktöre yatırım yaptığına, kimin üzerinden hangi söylemi güçlendirdiğine dair açık bir göstergedir. Bugün Machado’nun Nobel Barış Ödülü ile ödüllendirilmesi, sadece bir kadının hikâyesi değil; Latin Amerika’da yeni bir eksenin parlatılması anlamına geliyor.
Kısacası, bu ödül bir “barış” nişanı değil; bir siyasi yön tayinidir.
Gazze’nin Sessizliği ve Çatlayan Gerçeklik
Ancak küresel hegemonyanın bu kurgulanmış vitrini, Gazze’de yıkılan duvarların arasında dağıldı.
O parlak cümleler, o özenle yazılmış konuşmalar, o büyük salonlardaki alkışlar… Hepsi, enkaz altındaki bir çocuğun sessizliği karşısında sustu.
Çünkü orada, “barış” adına inşa edilen sahte gerçeklikler değil, hakikatin çıplak yüzü vardı.
Yanan bir zeytin ağacının gövdesinde, bir annenin fısıldadığı duada, bir halkın direnişinde…
Dünya bir kez daha gördü ki, hakikat ne kadar bastırılmaya çalışılırsa çalışılsın, en parlak propagandaları bile susturabilecek kadar güçlüdür.
Son Söz
Nobel Barış Ödülü’nün sahnesinde ışıklar yanıyor, kelimeler özenle seçiliyor. Ama aynı anda dünyanın bir başka köşesinde, o ışıkların hiç ulaşmadığı karanlıklarda insanlar hâlâ direniyor.
Ve belki de gerçek barış ödülü, o sahnelerde değil; suskun bir çocuğun gözlerinde çoktan verilmiş durumda.










yazilarinizi takip ediyoruz üstadim