Avrupa yıllardır “adalet”, “insan hakları” ve “demokrasi” değerlerinin savunucusu olduğunu iddia ediyor. Ancak bu değerler, UEFA ve FIFA sahnesine geldiğinde yerini açık bir çifte standarda bırakıyor.
Soykırımcı bir devlet olan İsrail, Asya kıtasına ait olmasına rağmen haksız biçimde tüm kulvarlarda UEFA ve FIFA organizasyonlarında Avrupa müsabakalarında oynatılıyor. Coğrafi ve politik olarak Asya ülkesi olan İsrail’in Avrupa sahalarında yer alması, sadece spor etiğine değil, adalet duygusuna da aykırı bir durumdur. UEFA ve FIFA bu kararla, hem Asya futboluna hem de Avrupa’nın kendi ilkelerine ihanet etmektedir.
Filistin’de çocuklar bombalarla öldürülürken, Avrupa statlarında İsrail’e kırmızı halı serilmesi insan vicdanını yaralıyor. Sporun evrensel dili barış olmalıydı; ama Avrupa, bu dili siyasetin kirli ellerine teslim etti.
Avrupa, geçmişte Yahudilere yaptığı zulmün affını, bugün Filistinli çocukların kanı üzerinden arıyor. Fırınlarda yaktığı her Yahudi’nin kefaretini, İsrail’in her bombasıyla Filistinlilere ödetiyor. Bu, sadece ahlaki değil, tarihsel bir çöküştür.
UEFA ve FIFA, bu ikiyüzlü tavırlarıyla artık birer spor kurumu değil, siyasi çıkarların temsilcileri haline gelmiştir. Dünya kamuoyu artık şu gerçeği görmelidir: Adalet coğrafyaya göre değişmez, insan hakları dine göre ölçülmez.









